Page 11 - Mühendislik Fakültesi Bülteni Ocak-2024
P. 11
O dönem akademiye alınmış asistanlarla kısa sürede
kaynaşmış ve samimi bir ortam oluşturmuştuk. Akademide
ders vermek üzere YTÜ, İTÜ, ODTÜ ve bazı diğer
akademilerden hocalar geliyordu ve kadrolu hoca neredeyse
yoktu. Bölüm ayırımı olmaksızın tüm sınavlara gözetmen
İhtilale Sevinmek olarak girmek durumundaydık ve bir sınav döneminde her
gün 2-3 gözetmenlik görevimiz olurdu. Daha önceden alınmış
ve halen her iki bölüm laboratuvarlarında faal olarak
ve kullanılan bazı laboratuvar cihaz ve ekipmanlarını
ambalajından çıkarıp, yarım yamalak İngilizcemiz ile,
kitapçıklarına göre monte etmek de bize düşmüştü. Yani çok
yoğun çalışıyorduk.
Üzülmek Öğrencilerimiz gayet saygılı ancak anarşik ortamın getirdiği
davranmak
başlarına
buyruk
alışkanlığı
gerginlikle
içindeydiler. Akademi başkanı, hem çalışanlar ve hem de
öğrenciler tarafından memnuniyetle karşılanan, evi
İstanbul’da olduğu halde gerçekten büyük fedakarlık içinde
PROF. DR. MEHMET BAKİ KARAMIŞ
Akademiyi yöneten, benim de şahsen sevdiğim ve saydığım,
rahmetli, emekli bir Albaydı.
1980 yılında Türkiye genelinde, Ticari ve İktisadi Bilimler Henüz 1 ay bile olmamışken 12 Eylül 1980 sabahı Akademiye
ile Mühendislik ve Mimarlık Akademileri dahil sadece gelirken sokakta askerleri görüp şaşkınlık içinde kalmıştım.
25-30 yüksek öğrenim kurumu ile bu akademi ya da Askerler bana sert bir ifadeyle ”Sokağa çıkma yasağı var;
üniversitelere bağlı az sayıda da yüksek okul varken duymadın mı? Derhal evine!” demişlerdi. Eve geri
Makine ve Elektronik Mühendisliği şeklinde iki bölümlü döndüğümde radyodan (o yıllarda televizyon, telefon ya da
olarak kurulan Kayseri Devlet Mühendislik ve Mimarlık başka haberleşme aracı yoktu) siyasi yönetime karşı “Askeri
Akademisi (KDMMA), Erkilet’teki bir ortaokul ihtilal” yapıldığını ve sıkıyönetim ilan edildiğini öğrenerek,
binasından kapatılan Kayseri öğretmen okulu binasına herkes gibi ben de hem üzülmüş ama daha çok sevinmiştim.
(Sümer) taşınarak eğitim-öğretim faaliyetlerine devam Üzüntümün kaynağı, demokrasiye darbe inmesi ve ülkenin
etmekteydi. Türkiye o dönemlerde anarşik olayların kalkınma adına patinaj sürecine gireceğini görmem idi.
zirvesini yaşıyor, sağ-sol çatışmaları ve karanlık güçlerin Ayrıca ihtilalcilerden sonradan duyacağımız “Daha önce
marifeti olarak çoğunun faili meçhul olduğu günde yapacaktık fakat ortamın olgunlaşmasını bekledik” cümlesi,
ortalama 30 öğrenci ya da genç öldürülüyordu. O yani yönetim zaafı gösteren siyasilerin asker ve güvenlik
yıllarda Kayseri de dahil her yerde çatışmalar oluyor ve güçlerine söz geçiremeyişi sonucu bilerek müdahale etmeyip
hele İstanbul’da öğrenci olmak her an öldürülme riski çoğalmasını beklemeleri de ayrı bir üzüntü kaynağım
taşımak anlamına gelirken ben de elbette bir guruba olmuştur. Bir başka olumsuz sonucu, ihtilal sonrası yapılan
mensup olarak can güvenliği olmayanlardan biriydim. tutuklamalar ve işkenceler yanında “bir sağdan bir soldan”
Kayseri’ye o yüzden gelmek ve kendi şehrimde daha yapılan gencecik çocukların idam edilmesidir. Öte yandan çok
güvenli çalışmak istiyordum.
sevinmiştim çünkü beceriksiz siyasetçilerin durduramadığı
anarşi ve çoğu üniversite öğrencisi olmak üzere diğer Türk
KDMMA, Nisan 1980 tarihinde her iki bölümü ile fizik, aydınlarının sebepsiz yere yok edilmesi o gün bıçak keser gibi
kimya ve matematik dersleri için çok sayıda “Asistan”lık durmuştu. Bu duruma en çok pırıl pırıl üniversiteli gençler ve
(şimdiki araştırma görevliliği) ilanı vermişti (Mühendislik aileleri yani Türk halkı toptan sevinmişti. Siyasilere sorarsanız
akademilerine asistan olabilmek için yüksek lisans ihtilale sevinilmez. Katılıyor olmakla birlikte ülkenin çok az
yapmış veya yüksek mühendis olmak şartı vardı ve sayıdaki üniversiteleri için sınavla seçilerek okuyan gençleri ile
kolay bulunamıyordu). Ben o dönemde İDMMA yetişmiş sağcı-solcu aydın kesiminin yani geleceğinin yok
(İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi, edilmesinin durdurulmasına sevinmek daha ağırlıklı
şimdiki Yıldız Teknik Üniversitesi) de yüksek lisans olmalıdır. Nitekim ihtilalin baş aktörü o zamanki
öğrencisi (tez dönemi) idim ve müracaatım kabul Genelkurmay başkanı “Netekim Kenan” (Kenan Evren), takip
görmüştü. Aynı zamanda Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, eden aylarda %92 olumlu oy ile “Cumhurbaşkanı” seçilecek ve
Taşkızak Tersanesi’nde 3 yıldır işçi olarak çalışıyordum.
çoğu maddeleri halen yürürlükte olan ve bir türlü yeniden
yazılamayan (siyasilerin beceriksizliğinin bu günkü örneği)
Nisan başında girdiğimiz asistanlık sınav sonucu ancak demokratik anayasa yerine askeri zihniyetle yazılmış mevcut
Haziran sonunda belli olmuş, yüksek lisans tezimi anayasamız kabul görecekti.
anarşik olaylar nedeniyle tamamlayamamış ve uzman
olarak akademiye alınmıştım. Makine Bölümüne 2 Ve son olarak unutamadığım, o dönemde tüm kamu
asistan ve 4 uzman alınmıştı. 80 Temmuz- kurumları gibi, neden ve neye karşı yapıldığını çözemediğim
Ağustos’unda tersaneden istifa ederek 19 Ağustos’ta işe uygulamalara muhatap olmuş akademimizi, soğuk kış
başlamıştım. Akademiye yakın bir evde ailemle birlikte gecelerinde her gece bir asistan olmak üzere sırasıyla nöbetçi
yaşarken işe yürüyerek gelir giderdim. Gelip giderken olarak beklediğimizdir.
asfalta ve duvarlara yazılmış siyasi yazıları görür ve
bazılarını (Mesela asfalta kocaman harflerle yazılmış 16 yıl anabilim dalı başkanlığını, 9 yıl bölüm başkanlığını, 3 yıl
“KKA” gibi, sonradan öğrendiğim bu kısaltmanın dekan yardımcılığını, 1 yıl dekan vekilliğini ve 6 yıl dekanlığını
manasını şimdi de söylemeyeceğim) çözmekte yaptığım şimdiki fakültemi doğuran akademimizi
zorlanırdım.
unutmadan, fakültemin yolunun açık, akademik başarısının
devamlı, okuyan ve çalışanların mutlu olması dileklerimle.
M Ü H E N D İ S L İ K B Ü L T E N İ | 1 1